Zeliha Sunal, herkesten sakladığı 26 yaşındaki oğlunun varlığını ve kendisi ile iletişim kurmadığını açıkladı. Sunal, genç yaşta evlenip bir oğlu olduğunu belirtirken, aile içi baskılar nedeniyle eşiyle ayrıldığını ve oğlunu göremediğini ifade etti. 26 yaşındaki oğlu ile iletişim kurmaya çalıştığını ancak oğlunun görüşmeyi istemediğini belirterek, duygusal bir açıklama yaptı.
Bu gelişme üzerine Zeliha Sunal’ın üvey kızı N.A.S., avukatı aracılığıyla bir açıklama yaparak kamuoyunu bilgilendirdi. N.A.S., annesiyle babası boşandıktan sonra Zeliha Sunal’ın hayatlarına girdiğini ve onunla birlikte iyi bir ilişki kurduklarını belirtti. Ancak Zeliha Sunal’ın 26 yaşındaki oğlunu sürekli olarak görmezden geldiğini ve ona karşı hiçbir sorumluluk almadığını dile getirdi. N.A.S., bu durumun aile içinde huzursuzluğa sebep olduğunu vurgulayarak, medyaya da konuyu duyurmanın önemli olduğunu ifade etti.
Türkiye’de Zeliha Sunal’ın oğluyla ilişkisizliği ve aile içi problemleri tartışılırken, sosyal medya ve basın organları da konuya geniş yer verdi. Toplumda farklı görüşler ortaya çıkarken, Zeliha Sunal’ın bu durumuyla ilgili çeşitli yorumlar yapıldı. Kimi insanlar Zeliha Sunal’ın oğlu ile arasının düzelmesi gerektiğini belirtirken, kimileri de aile içi meselelere müdahale edilmemesi gerektiğini savundu.
Olayın tarafları ve kamuoyunu bilgilendirmek için yapılan açıklamalar sonrasında, Zeliha Sunal’ın oğluyla ilişki kurma çabalarının devam edip etmediği ve aile içindeki sorunların nasıl çözüleceği merak konusu haline geldi. İlerleyen günlerde bu konuyla ilgili yeni gelişmelerin yaşanması beklenirken, bu durumun aile içi ilişkiler ve toplumsal algı üzerindeki etkileri de yakından takip edilecektir.
Bu olay, toplumda aile yapıları ve ilişkiler üzerine düşündürücü soruları beraberinde getirirken, aile ilişkilerindeki problemlerin nasıl çözülebileceği konusunda da insanların farklı görüşlerine neden oldu. Aile içinde yaşanan sorunların dışa vurulması ve bu durumun medyada yer alması ise aile yapısının gizlilik ve mahremiyet üzerine kurulan geleneksel yapıları ile modern toplumun beklentileri arasındaki çatışmayı gözler önüne serdi. Bu olay, aile içi problemlerin nasıl ele alınması gerektiği ve aile bireylerinin nasıl iletişim kurması gerektiği konularında da geniş bir tartışma alanı açtı.
