Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzyıllar boyunca kalbi olan Topkapı Sarayı, 29 Haziran’dan itibaren haftada bir kez gece ziyaretlerine açılıyor. Yeni girişim doğrultusunda, saray her Cumartesi günü 21.00 ile 23.00 arasında özel rehberli turlar için açık olacak ve yaklaşık 250 ziyaretçiye, yaklaşık 1.000 kişilik gruplar halinde yer sağlayacak.
Ancak, bu gece ziyaretlerinde beş asırlık Osmanlı saray kompleksinin sadece belirli bölümlerine erişilebilecek; bunlar arasında kutsal emanetler, harem ve hazine yer alıyor.
Ziyaretçi deneyimini artırmak amacıyla, konuklar saray yetkilileri ve uzman rehberler eşliğinde bu tarihi yapıları keşfedecekler.
Turlar, Bab-ı Humayun (Selamlık Kapısı) kapısından başlayacak, ancak Adalet Kulesi gibi bölümler güvenlik nedenlerinden dolayı gece ziyaretlerinde dışarıda kalacak.
Gece Ziyaretine Katılmak İçin Bilet Fiyatları Dört Katına Çıkarıldı
Gece Topkapı Sarayı’nı ziyaret etmek isteyenler, yaklaşık olarak normal bilet fiyatının dört katını ödemeleri gerekecek. Türk vatandaşları kişi başı 1.000 TL (30,4 $), uluslararası ziyaretçiler ise kişi başı 5.000 TL (152 $) ödeyecekler.
Özellikle yabancı turistlerin talebiyle başlatılan bu girişim, ziyaretçilere tarihi mekanları elektronik fenerler kullanarak gezecekleri eşsiz bir kültürel deneyim sunmayı amaçlıyor.
1478 yılında tamamlanan Topkapı Sarayı, bu gece ziyaretleri sırasında olası sorunları ele almak için ek önlemler almayı planlıyor. Son yılda yaklaşık 3.5 milyon ziyaretçi ağırladıktan sonra sarayın popülerliğini artırmayı hedefleyen deneme süresi sonbahara kadar devam edecek. Şu anda saray, her gün saat 09.00 ile 17.30 arasında faaliyet gösteriyor.
Gece Kültürel Deneyimleri
Türkiye genelinde birçok tarihi mekan gece turları sunuyor ve kültürel erişimi gece geç saatlere kadar uzatıyor. Efes, Aspendos, Patara, Side ve Hierapolis gece yarısına kadar açık kalırken, Galata Kulesi gece 23.00’e kadar, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Kız Kulesi gece 21.00’e kadar ziyaret edilebiliyor. Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve Akdamar Müzesi gece 22.00’ye kadar açık.
Köşkler Gece Deneyimine Katılıyor
Beykoz Mecidiye Köşkü, Aynalıkavak Köşkü ve Ihlamur Köşkü gibi Ulusal Saraylar, bahçelerini haftanın üç günü – Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri açmayı planlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, ziyaretçi yoğunluğunu etkin bir şekilde yönetmeyi hedefleyen yaz müzesi ziyaretlerini geliştirmek amacıyla İstanbul’daki Kız Kulesi gibi tarihi simgeleri gece müze programına dahil etmeyi düşünüyor.
Tarihi Arka Planıyla Topkapı Sarayı
İstanbul’un en eski tarihi bölgelerinden birinde bulunan Topkapı Sarayı, Sarayburnu’ndaki antik Bizans akropolünün üzerinde 700.000 metrekarelik bir alanı kaplar. Sultan II. Mehmed’in emriyle 1460-1478 yılları arasında inşa edilen saray, neredeyse dört yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun idari, eğitim ve sanat merkezi olarak hizmet vermiştir.
Orta 19. yüzyılda devlet protokol ihtiyaçları değiştiği için imparatorluk sarayı Dolmabahçe Sarayı’na taşındı, Topkapı Sarayı tarihsel önemini ve değerini korudu.
1924 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla bir müzeye dönüştürülen Topkapı Sarayı, ülkenin ilk müzesi oldu. Bugün, Gulhane Parkı hariç, yaklaşık 350.000 metrekarelik bir alana sahiptir ve mimarisi, koleksiyonları ve arşivleriyle dünyanın en büyük müze saraylarından biri olarak tanınır.
Edirne Sarayı tarafından etkilenen sarayın düzeni, hizmet binaları ve köşklerle çevrili dört ana avludan oluşur. Bunlar arasında Bab-ı Humayun (Selamlık Kapısı) ve tarihsel olarak devlet törenleri düzenlediği ve Divan-ı Humayun (Hükümet Konseyi) ve hazinesini barındıran Divan Meydanı (aynı zamanda Adalet Meydanı olarak da bilinir) bulunmaktadır.
Enderun Avlusu, eğitim rolüyle bilinen ve Sultan’ın huzur odası, Şahinbazlar Ağası Köşkü ve kraliyet ahırlarını içeren çeşitli yapıları barındırmaktadır. Dördüncü avlu ise imparatorluk köşkleri ve asma bahçeleri içerir ve Bağdat ve Revan Köşkleri gibi klasik Osmanlı köşk mimarisinin örneklerini sergiler.
Topkapı Sarayı’nın 2019 yılında Ulusal Saraylar Dairesi’ne entegrasyonu, Türkiye’nin kültürel mirasının koruyucusu olarak rolünü daha da sağlamlaştırmıştır.
