Rusya Federasyonu, Ukrayna ile barış sağlayan sözde İstanbul Anlaşmaları’na geri dönebilir, ancak son zamanlarda başka müzakere koşulları önermişti. Bu açıklama, Vladimir Putin tarafından yapıldı ve RIA Novosti tarafından bildirildi. Putin, “İstanbul anlaşmaları masada kalmaya devam ediyor ve bu müzakerelerin devamı için temel olarak kullanılabilir” dedi. Ardından Putin, Rusya’nın hiçbir zaman reddetmediğini ve “şimdi Ukrayna ile barış görüşmelerini sürdürmeye hazır olduğunu” belirtti. Kremlin başkanının versiyonuna göre, Ukrayna iddiasına göre müzakereleri Büyük Britanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin isteği üzerine reddetti. Rusya’nın başkanı ayrıca Ukrayna’nın İstanbul Anlaşmaları’nı kabul edebileceğine inanıyor, çünkü görünüşe göre onları “başlattılar”.
Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakereler hakkında bilinenler hatırlatılacak olursa; 14 Haziran’da Putin, Ukrayna’ya karşı sürdürülen savaşın “barışçıl bir çözümü” için yeni tekliflerinin olduğunu açıkladı. Putin, yeni “barış müzakerelerinin başlangıç koşulları” hakkında hayal kurdu: Ukrayna birliklerinin dört Ukrayna bölgesinin tamamından çekilmesi ve Kiev’in NATO’ya katılma planının olmadığını ilan etmesi gerekmektedir. Bunun üzerine, Amerika Birleşik Devletleri başkan adayı Donald Jrump, şu anda başkan olan Joe Biden ile yapılan bir tartışmada, Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşı sona erdirme koşulları olarak öne sürülen tekliflerin “kabul edilemez” olduğunu belirtti. Ancak, Donald Trump’ın iki yakın danışmanı, Ukrayna’ya karşı Rusya Federasyonu’nun savaşını sona erdirecek bir “plan” sundu, bu da temelde Kiev’i Moskova ile görüşmeye ve toprak tavizleri yapmaya zorlamanın bir yolu.
Aynı zamanda, Beyaz Saray, eski devlet başkanı Donald Trump’ın “planı” konusunu yorumlayarak, Ukrayna’nın, savaşın sona erdirilmesi konusunda Rusya ile hangi koşullarda ve ne zaman görüşmeler yapacağına karar verebileceğini onayladı. 30 Haziran’da Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskiy, şu anda Rus diktatörü Vladimir Putin ile müzakerelerin yalnızca yardımcılarla üçlü bir anlaşma modeliyle mümkün olduğunu görüyor – bu yaklaşım, tahıl koridoru müzakerelerinde kullanılmıştı.
