Geçmişten günümüze ortaöğretimde “merkezi sınavlar” - Son Dakika Eğitim Haberleri - Hürriyet

“Merkezi Sınavlar: Ortaöğretimde Tarihten Günümüze Değişen Uygulamalar” – Son Dakika Eğitim Haberleri – Hürriyet

SETA’nın ortaöğretime geçiş sistemi üzerine hazırladığı rapora göre, Türkiye’de sınavla öğrenci alan okulların tarihi oldukça eskilere dayanıyor. 1955 yılında başlayan sınavla öğrenci alan kolejler, daha sonra 1964’te fen liseleri, 1985’te Anadolu imam hatip liseleri, 1990’da Anadolu öğretmen liseleri ve 2003’te sosyal bilimler liseleriyle devam etmiştir. Anadolu liselerinin ortaokul kısmının kapanması ile öğrenciler 8. sınıftan itibaren sınava girmeye başlamıştır.

Türkiye’de farklı sınav sistemleri uygulanmıştır, bunlar arasında Liselere Giriş Sınavı (LGS), Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS), Seviye Belirleme Sınavları (SBS) yer almaktadır. MEB, geçmişte farklı sınav sistemlerine yönelik değişiklikler yapmış, merkezi sınavlar konusunda sürekli olarak yenilikler getirmiştir.

MEB geçtiğimiz günlerde ortaöğretime geçiş sistemine ilişkin yeni bir düzenleme açıklamıştır. Yeni sistemde, öğrenciler 8. sınıfta dönemsel yapılan sınavlardan birini merkezi olarak gireceklerdir. Bu şekilde, öğrencilerin zaten girdikleri yazılı sınavlar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından merkezi olarak yapılacaktır.

Diğer ülkelerde de ortaöğretime geçiş farklı uygulamalarla gerçekleşmektedir. Örneğin, ABD’de öğrenciler adrese dayalı ya da sınavla bir liseye yerleşebilirken, Çin’de bir giriş sınavı uygulanmaktadır. Almanya’da ise yönlendirme erken yaşlarda başlamaktadır.

MEB’in yeni düzenlemesi ve diğer ülkelerdeki uygulamalar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’deki ortaöğretime geçiş sisteminin sürekli olarak değişen bir yapıda olduğu görülmektedir. Öğrenci yerleştirme sürecinde yapılan bu değişikliklerin, eğitim sisteminin verimliliği ve öğrencilerin başarısı üzerinde önemli etkileri olacağı düşünülmektedir. Türkiye’nin eğitim sistemindeki bu dönüşümler, uluslararası alanda benzer uygulamaların incelenerek kendi sistemini geliştirmesi açısından da önem taşımaktadır. Bu sürecin, Türkiye’nin eğitim kalitesini artırıcı yönde olumlu sonuçlar doğuracağı umulmaktadır.