Court paves the way for Istanbul inn’s return to Armenian community | Daily Sabah - Daily Sabah

Mahkeme, İstanbul konuğunun Ermeni topluluğuna iadesi için yol açtı | Daily Sabah

Türkiye’de İstanbul’un kalbinde bulunan Sansaryan Han’ın mülkiyeti, bu hafta yapılan bir kararın duyurulmasının ardından Ermeni toplumuna geri dönebilir. İstanbul’un Fatih ilçesindeki tarihi bina uzun bir süredir bir tartışmanın merkezindeydi. Yargıtay, alt mahkemelerin kararlarının incelenmesi için en yüksek yasal kurum olduğundan, İstanbul’daki yerel yönetimlere mülkiyetin devri için açılan bir dava reddedildiğinde alt mahkemenin kararının “mülkiyet haklarına bir ihlal” olduğunu belirledi. Han, 19. yüzyılda inşa eden Ermeni tüccar Mıgırdiç Sansaryan’ın adını taşıyor. Sansaryan, 1901’de fakir Ermeni çocukların eğitim giderlerini karşılamayı amaçlayan bir vakıf kuran bir vakıfın kurucusuydu. Vakfın şartnamesinde, vakfın Ermeni Patrikhanesi’ne ait olduğunu belirten bir madde bulunmaktaydı. Han, 1929’da vakfın adına kaydedilmişti, ancak İstanbul İl Özel İdaresi (il valiliğinin bir tür “hazine” işlevi gören bir şubesi) mülkiyetini ele geçirmek için bir dava açtı ve yönetimini devraldı. 1952’de mülkiyeti yönetimin adına kaydedildi. Han, 1985’te Genel Tapu ve Kadastro Müdürlüğü ile yönetim arasında başka bir davaya sebep oldu. Müdürlük kazandı ve mülkiyeti ele geçirdi. Ancak 2011’de Ermeni Patrikhanesi tarafından mülk tapusunun ve kaydının iptali talebiyle bir dava açıldı. Mahkeme talebi reddettiğinde, Sansaryan Vakfı haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme vakıf lehine karar verdi ve davayı yeniden görmek üzere alt mahkemeye gönderdi. Anayasa Mahkemesi, anayasada her vatandaşa mülkiyet ve miras hakları verildiğini ve bu hakların “ancak bu sınırlama büyük bir iyilik içinse sınırlanabileceği”ni belirtti ve bu durumda mülkiyet haklarının uygulanmasının daha büyük bir iyilik prensibini ihlal etmediğini iddia etti. Mahkeme ayrıca hakların sınırlanmasının sadece yargı organları tarafından, demokrasilerde ise bürokrasi tarafından değil, uygulanabileceğini belirtti. Kararda daha önceki kararların geniş bir yasal yoruma dayandığını ve davacının mülkiyet haklarına müdahalenin yasal bir dayanağı olmadığını belirtti. Ermeni Patrikhanesi, Anayasa Mahkemesi’nin incelemesini öven bir sosyal medya paylaşımında bulunarak, “haklılığımızı kanıtladı” dedi. “Mahkemenin adil ve bilinçli bir karar verdiği için memnunuz,” açıklamada denildi. Sansaryan Han uzun bir süredir İstanbul polisine tahsis edilmiş ve bir gözaltı merkezi olarak hizmet vermiştir. Geçmişte önde gelen siyasi aktivistlerin hanın içinde işkence gördüğü bildirilmiştir. Türkiye, genellikle yasalara göre “azınlıklar” olarak adlandırılan birden fazla etnik ve dini topluluğa ev sahipliği yapmaktadır. Ülkede 77 Rum-Ortodoks, 54 Ermeni, 19 Yahudi, 10 Süryani, üç Keldani, iki Bulgar, bir Gürcü ve bir Marunit olmak üzere 167 azınlık vakfı bulunmaktadır. Türkiye, azınlıkların haklarını iade etmeye ve zamanla azalan nüfuslarının yaşamını desteklemeye yönelik adımlar atmıştır. Uzun süredir ikinci sınıf vatandaşlar gibi muamele gören Rum, Yahudi, Ermeni ve Süryani toplulukları, haklarının geri dönüşünü övmüş, ancak bu sürecin yavaş ilerlemesinden şikayet etmiştir. Müslüman olmayan azınlık vakıfları, 1923 Lozan Barış Antlaşması uyarınca yasal bir statüye sahiptir ve “dini ve sosyal kurumlar” kurma ve işletme özgürlüğüne sahiptir. 1936 tarihli bir şartname, vakıfların mal edinmesini sağlamıştır, ancak 1974 tarihli bir mahkeme kararı bu süreci tersine çevirmiş, azınlıkların 1936’dan sonra elde ettikleri mülklere devletin el koymasına olanak tanımıştır. Mülkler genellikle sahiplerine geri verilmiş ve sahiplerin olmadığı durumlarda Hazine tarafından alınmıştır.