ABD’nin Demokrat Parti ön seçimlerinde 2020 başkan adaylığı için ismi öne çıkan Bağımsız Vermont Senatörü Bernie Sanders, İsrail’e yapılan yardımların bir kısmının Gazze’ye yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sanders, İsrail hükümetinin ırkçı olduğunu belirterek, ülkeye verilen yardımların Gazze halkı ile ilişkilerin düzeltilmemesi halinde kesilmesi gerektiğini savundu. Ayrıca Sanders, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun ırkçı olduğunu söylemenin Yahudi karşıtlığı anlamına gelmediğini vurguladı.
Sanders, liberal Yahudi kuruluşu J Street’in düzenlediği bir konferansta yaptığı konuşmada, İsrail’in bölgedeki politikalarını eleştirdi. Özellikle Gazze halkına uygulanan insan hakları ihlallerine dikkat çeken Sanders, Amerikan vergi mükellefleri olarak, İsrail hükümetinin ırkçılık ve otoriterliğini kabul etmediklerini belirtti. Sanders, İsrail’in yıllık 3.8 milyar dolarlık yardım almasının Gazze halkı ile ilişkilerinde ciddi bir değişikliğe gitmesi gerektiğini ve bu yardımın bir kısmının Gazze halkına insani yardım olarak dağıtılması gerektiğini ifade etti.
Öte yandan, Netanyahu ve hükümetine yönelik sert eleştirilerde bulunan Sanders, ırkçı olduklarını söylemenin Yahudi karşıtlığı anlamına gelmediğini belirtti. ABD’de 2020 başkanlık seçimleri için Demokrat aday adayı olarak öne çıkan Sanders, eski Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren ile yarışıyor. Sanders, sosyalist ideolojisi sebebiyle sık sık eleştirilse de, ücretsiz eğitim ve eşit sağlık hizmetleri gibi politikalarıyla genç Amerikalılar tarafından büyük destek görüyor.
Sanders’ın İsrail’e yönelik açıklamaları, ABD’de ve uluslararası platformlarda geniş yankı buldu. İsrail’in politikalarına eleştirel bir bakış açısı getiren Sanders, insan hakları ve demokrasiye inanan Amerikan vatandaşlarının İsrail’in uyguladığı politikaları kabul etmediğini vurguladı. Bu sözleriyle ABD ve İsrail arasındaki ilişkilere de yeni bir boyut kazandıran Sanders, seçim yarışında da önemli bir rakip olarak dikkat çekiyor. Sanders’ın hükümetin ırkçılığı ve otoriterliği eleştirmesi, ilerleyen dönemlerde ABD’nin dış politikasını etkileyebilecek gelişmelere de zemin oluşturabilir.
