İsrail, 11 Mayıs’ta gerçekleşecek olan Eurovision Şarkı Yarışması’na katılacağı için ve sahnede “Hurricane” adlı şarkıyı okuyan Yahudi şarkıcı hızla yuhalanıp sahneden ayrılmasıyla olaylı bir şekilde gündeme gelmiştir. İsveç’in Malmö kentindeki binlerce kişi tarafından yapılan protesto, İsrail’in boykot edilmesini talep eden bir duruş sergilemiştir.
Protestocular, Gazze’de yaşanan olaylara dikkat çekmek amaçlı olarak Büyük Meydan’da bir araya gelmiş ve Eurovision Şarkı Yarışması’nda İsrail’in boykot edilmesini istemiştir. Taşınan pankartlarla ve maketlerle Gazze’de yaşamını yitiren çocuklara vurgu yapılırken, “Filistin’e özgürlük”, “Soykırımcı İsrail” ve “İsrail’e boykot” sloganları atılmıştır.
Eylemciler, 11 Mayıs’ta gerçekleşecek olan Eurovision Şarkı Yarışması gününde büyük bir protesto gösterisi düzenleyeceğini duyurmuştur. İsrail’in finalde yer alması ve bu durumu protesto eden grubun sayısının giderek artması, organizasyonun önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Göstericiler, İsrail politikalarına karşı duruş sergileyerek barış ve özgürlük taleplerini dile getirmiştir.
Protestonun gerçekleştiği Meydan, insan hakları savunucuları, aktivistler ve halkın bir araya gelerek birlikte hareket etmesini sağlayan bir platform olmuştur. Bu tür etkinliklerin sivil toplumun sesini duyurması ve farkındalık oluşturması açısından önemli bir rol oynadığı da görülmektedir. Filistin – İsrail sorununa dikkat çeken bu tür etkinlikler, uluslararası kamuoyunu da bilinçlendirme ve harekete geçirme potansiyeline sahiptir.
Eylemciler, İsrail’in Filistin halkına yönelik uyguladığı politikaların barışa ve insan haklarına aykırı olduğunu savunurken, Eurovision Şarkı Yarışması gibi uluslararası organizasyonlara verilen destekle bu politikaların normalleştirilmesine karşı çıkmaktadır. Bu tür protestoların sürmesi ve seslerini duyurmak için mücadele etmeleri, barış ve adil bir dünya için yapılan çabalara önemli bir katkı sağlamaktadır.
İsrail’in Eurovision Şarkı Yarışması’na katılımının protesto edilmesi, uluslararası alanda Filistin meselesine ve insan haklarına olan duyarlılığın arttığının da göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Sivil toplumun bu tür eylemlerle sesini duyurması, adalet ve barış için yapılan mücadeleye destek olmaktadır. Bu tür organizasyonlarda yer alan kişilerin ve grupların, dünyada daha adil ve barış dolu bir geleceğe katkı sağlayacaklarını umuyoruz.
