Almanya’da 26 Eylül seçimleriyle son bulacak Angela Merkel dönemi, uluslararası alanda unutulmayacak anılara sahne oldu. Merkel’in liderliğindeki G7 toplantısında dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın inadını kırmaya çalışırken çekilen fotoğraf, Merkel’in diplomatik yeteneklerini açıkça gözler önüne seriyordu.
Merkel, uzun yıllardır politik sahnedeydi ve artık son seçimini yapmış, 2021 genel seçimlerinde aday olmayacağını açıklamıştı. 26 Eylül’deki seçimler, Merkel’in politik mirasının da oylanacağı bir sınav niteliğini taşıyacak. Son kamuoyu araştırmaları, sosyal demokrat SPD adayı Olaf Scholz’un önde olduğunu gösteriyor. Yarış genellikle, Scholz, Merkel’in Hristiyan Demokrat partisi CDU’nun adayı Armin Laschet ve Yeşiller partisi adayı Annalena Baerbock arasında geçecek.
Almanya’nın yakın tarihine bakıldığında, Willy Brandt, Helmut Schmidt, Helmut Kohl, Gerhard Schröder gibi öncü başbakanların ardından Angela Merkel geldi. Merkel, Almanya’nın ekonomik ve dış politikasında sağlam adımlar attı. Özellikle de AB içindeki politikalarında sessiz ama etkili bir liderlik sergiledi.
Merkel’in Türkiye politikası ise eleştirilere neden oldu. Merkel’in, Türkiye’yi hep “idare edilmesi” gereken bir ülke olarak gördüğü belirtiliyor. Türkiye ile ilişkiler konusunda stratejik bir vizyona sahip olamadığı ifade ediliyor. Ancak, Merkel’in dış politikadaki başarıları da göz ardı edilemez.
Merkel’in liderliğindeki Almanya, Avrupa’nın merkezi gücü haline geldi. Alman ekonomisi ve siyasetindeki istikrar, Almanya’yı dünya sahnesinde önemli bir aktör haline getirdi. Merkel’in mirası, Almanya’nın dünya siyasetindeki sağlam konumunu güçlendirmiştir.
26 Eylül seçimleri, Alman halkının hangi yolun tercih edileceğini gösterecek ve yeni bir dönemin başlangıcını müjdeleyecektir. Sosyal demokratlar, Yeşiller ve CDU-CSU partileri arasındaki rekabet, Almanya’nın geleceğini şekillendirecektir. Merkel’in ardından Almanya’nın hangi rotayı izleyeceği merakla bekleniyor.
