Külotlu çorap cinayetinde şarkıcı Seçil Çiftçi’den şok sözler: Kör öldü badem gözlü mü oldu - Sabah

Külotlu Çorap Cinayetinde Seçil Çiftçi’den Şok İtiraflar: “Kör öldü badem gözlü mü oldu”

İstanbul Sancaktepe’de yaşanan bu vahim olay, Türkiye’nin gündemini sarsmıştı. Semih Sevim’in cesedinin bulunduğu ormanlık alanda yapılan incelemeler sonucunda, genç adamın külotlu çorapla boğularak öldürüldüğü ortaya çıkmıştı. Bu korkunç suçun faili olarak şarkıcı Seçil Çiftçi ile babası Cemal Çiftçi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle dava açılmıştı. Ancak davada yeni bir gelişme yaşandı ve Sevim’in ölümüne neden olan olayın detaylarına ışık tutan bir Adli Tıp Kurumu raporu ortaya çıktı.
Adli Tıp Kurumu raporunda, Semih Sevim’in boğulmadan önce ciddi şekilde darp edildiği, kafasında ve yüzünde kemik kırıkları olduğu tespit edildi. Bu delil, cinayetin planlı bir şekilde gerçekleştirildiğini gösterirken, failin amacının sadece kollarını bağlamak olmadığı açıkça ortaya konmuş oldu. Ancak şarkıcı Seçil Çiftçi’nin savunması ise dikkat çekiciydi. Çiftçi, boğma eylemini gerçekleştirme amacı olmadığını iddia ederek, ölenin ailesine karşı çirkin bir söz sarf etti. “Kör öldü badem gözlü mü oldu” sözleri, toplumda büyük infiale neden oldu ve tepki çekti.
Bu noktada, adil bir yargılama sürecinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Adli Tıp Kurumu raporu, davaya yeni bir boyut kazandırdı ve cinayetin nasıl işlendiği konusunda önemli ipuçları verdi. Şimdi, mahkeme bu delilleri dikkate alarak, suçluları en ağır şekilde cezalandırmalı ve adaletin yerini bulmasını sağlamalıdır. Türk yargı sisteminin gücü ve etkinliği bu noktada test edilecek ve toplumun adalet duygusu tatmin edilmelidir.
Sevim’in ailesi ve sevenleri ise acılı bir şekilde adaletin yerini bulmasını bekliyor. Sevim’in yaşamını yitirmesinin ardından yaşanan bu vahşi cinayet, Türkiye’de geniş yankı uyandırdı ve herkesi derinden yaraladı. Şimdi adaletin tecelli etmesi için tüm gözler mahkeme salonuna çevrildi ve halk, bu vahşi cinayetin sorumlularının cezalandırılmasını istiyor.
İstanbul Sancaktepe’de yaşanan bu trajik olay, Türkiye’nin kanayan yarası haline geldi. Ancak, adaletin yerini bulması ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılması, toplumda adalet duygusunun yeniden tesis edilmesi için önemli bir adım olacaktır. Herkesin eşit haklara sahip olduğu bir ülkede, cinayet gibi vahşi eylemlerin ciddi sonuçları olmalı ve suçluların cezasız kalmaması için adil bir yargılama süreci sağlanmalıdır.